9 Nisan 2018Son güncelleme: 9 Nisan 2018 101 4.787 4 dakika okuma süresi
1475 sayılı İş Kanununun 14üncü maddesi
Bu maddeyi özel bir yazı konusu yapmak istedim; çünkü çalışanların kafası haklı olarak karışıyor. 1475 sayılı İş Kanunu ya da bir başka deyişle “eski” İş Kanunu yürürlükten kalkalı çok uzun zaman oldu.
Peki, o halde 1475 sayılı İş Kanununun kıdem tazminatını düzenleyen 14. maddesi neden hala gündemde? Bu maddenin içeriği nedir?
1475 sayılı İş Kanunu
Eski İş Kanunu olan ve 1971 yılından itibaren uygulanan 1475 sayılı kanun, 10/06/2003 tarihinde yürürlükten kaldırılmış ve yerine halen uygulanmakta olan 4857 sayılı İş Kanunu getirilmiştir.
Ancak yeni İş Kanunu yürürlüğe girerken, garip bir uygulamayla, eski İş Kanununun sadece bir maddesi yürürlükten kaldırılmamıştır. İşte o madde, 14üncü maddedir.
4857 sayılı İş Kanunu
Bunlara göz atmadan gidersen, pişman olabilirsin!
Bir başka yazımızda şu soruyu sormuştuk: “Kaç tane İş Kanunu var?”.
Bu soruyu sormamızın sebebi hem 4857 sayılı yeni İş Kanununun geçerli olması hem de yürürlükten kaldırılan 1475 sayılı İş Kanununun sadece 14üncü maddesinin yürürlükte olmasıydı.
Çalışma hayatına dair her hukuki anlaşmazlık 4857 sayılı İş Kanununa göre çözümlenmekte; ancak kıdem tazminatı söz konusu olduğunda 1475 sayılı İş Kanununun 14üncü maddesi esas alınmaktadır.
1475 sayılı İş Kanunu 14. maddesi nedir?
Bu madde tam olarak şu şekildedir:
“Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.
Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır.
İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır.
12/07/1975 tarihinden itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur.
Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 12/07/1975 tarihinden evvel işyeri devrolmuş veya herhangi bir suretle el değiştirmişse devir mukavelesinde aksine bir hüküm yoksa işlemiş kıdem tazminatlarından yeni işveren sorumludur.
İşçinin birinci bendin 4 üncü fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır.
İşçinin ölümü halinde bu şart aranmaz.
T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.
Yukarıda belirtilen kamu kuruluşlarında işçinin hizmet akdinin evvelce bu maddeye göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona ermesi suretiyle geçen hizmet süreleri kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmaz.
Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmet süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde T.C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamaz.
Bu maddede geçen kamu kuruluşları deyimi, genel, katma ve özel bütçeli idareler ile 468 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde sayılan kurumları kapsar.
Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez.
Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır.
Parça başı, akort, götürü veya yüzde usulü gibi ücretin sabit olmadığı hallerde son bir yıllık süre içinde ödenen ücretin o süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama ücret bu tazminatın hesabına esas tutulur.
Ancak, son bir yıl içinde işçi ücretine zam yapıldığı takdirde, tazminata esas ücret, işçinin işten ayrılma tarihi ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır.
13 üncü maddesinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.
Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder.
İşçinin mevzuattan doğan diğer hakları saklıdır.
Bu maddede belirtilen kıdem tazminatı ile ilgili 30 günlük süre hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine değiştirilebilir.
Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.
İşçinin ölümü halinde yukarıdaki hükümlere göre doğan tazminat tutarı, kanuni mirasçılarına ödenir.
Kıdem tazminatından doğan sorumluluğu işveren şahıslara veya sigorta şirketlerine sigorta ettiremez.
İşveren sorumluluğu altında ve sadece yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydıyla Devlet veya kanunla kurulu kurumlarda veya %50 hisseden fazlası Devlete ait bir bankada veya bir kurumda işveren tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon tesis edilir.
Fon tesisi ile ilgili hususlar kanunla düzenlenir.”
1475 sayılı kanunun 14. maddesindeki atıflar ne olacak?
Yukarıdaki maddede göreceğiniz üzere; hangi hallerde kıdem tazminatı alınacağı açıklanırken.
Yürürlükten kaldırılmış olan 16 ve 17. maddelere atıfta bulunulmuştur.
Halbuki bu maddeler artık geçerli değil. Bu durumda ne olacak?
İşte bunu düşünen kanun koyucu; 4857 sayılı yeni İş Kanunumuza geçici 1. maddeyle şu ibareyi eklemiştir: “… yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26 ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32nci maddelerine yapılmış sayılır”
Dolayısıyla 1475 sayılı eski İş Kanununun 14üncü maddesini değerlendirirken; 4857 sayılı yeni İş Kanununun 24, 25 ve 32nci maddelerini dikkate almamız gerekir.
SONUÇ
İşçi ve işveren arasındaki ilişkiye dair kurallar 4857 sayılı İş Kanunuyla belirlenmiştir. Ücret, fazla mesai, hafta tatili, yıllık izin, genel tatil ve benzeri tüm hususlar için bakılması gereken kanun da bu olacaktır.
Ancak kıdem tazminatı hakkında bir şey merak ediyorsanız ya da kıdem tazminatı hakkınızla ilgili öğrenmek istediğiniz bir husus varsa, bakmanız gereken yer 1475 sayılı mülga İş Kanununun 14üncü maddesi olmalıdır.
Çünkü 1475 sayılı eski İş Kanunu yürürlükten kaldırılmış olsa da; sadece bir maddesi yürürlükten kaldırılmamıştır. Halen geçerli olan bu madde ise, yukarıda metnini verdiğimiz 14üncü maddedir.
KAYNAK: mustafabaysal.com